|

Çarklar döndü refah arttı

Başbakan Erdoğan dönemindeki ekonomik başarının temel taşlarının başında yatırım, üretim, istihdamın üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi geliyor. Bu sayede üretim çarkları daha hızlı dönmeye başlayınca halkın refah seviyesindeki iyileşme de rakamlara yansımaya başladı.

İbrahim Acar
00:00 - 5/08/2014 Salı
Güncelleme: 22:44 - 4/08/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Çarklar döndü refah arttı
Çarklar döndü refah arttı

2001 yılında Türkiye'nin geçirdiği ekonomik krizinden sonra alınan tedbirler ve uygulanan ekonomik istikrar programları sayesinde Türkiye ekonomisi 2002-2007 arası dönemde ortalama yüzde 7 oranında büyüme kaydetti. 2008'de yaşanan küresel ekonomik krizden dolayı birçok gelişmiş ülkede daralma yaşanırken, Türkiye ihracata dayalı büyüme stratejisi ve iç talepteki hareketlilik sayesinde 2009'un son çeyreğinde yedine!!! başlattığı kesintisiz büyüme hamlesini 15 çeyrektir sürdürüyor.

VERGİ YÜKÜ HAFİFLEDİ

Ücretlerde dengeleme politikası uygulayarak dar gelirli grupların alım gücünü yükseltmeye çalışan hükümet; asgari ücretin gelir vergisi yükünü düşürdü ve eşi çalışmayan 4 çocuklu bir asgari ücretli için gelir vergisini sıfıra kadar indirdi. Kurumlar vergisini yüzde 33'ten yüzde 20'ye düşürülünce işletmelerin sırtından büyük bir yük alınmış oldu. En yüksek gelir vergisi oranı yüzde 49'dan yüzde 35'e, en düşük gelir vergisi oranı ise yüzde 22'den yüzde 15'e düşüren Başbakan Erdoğan yönetimindeki AK Parti hükümetleri bu konuda hem istihdamın üzerindeki yükü hafifletti hem üretim çarklarının daha hızlı dönmesine büyük katkı sağladı.

ESNAF VE KOBİLER HAYAT BULDU

2002'de üst limiti 5 bin lira olan küçük esnaf kredilerindeki limit 125 bin liraya, yatırım kredisinde ise üst düzey limit 300 bin liraya çıkardı. Küçük, esnaf kredilerinin toplamı 2002 yılında 153 milyon lirayken, 2012'nin sonunda bu rakam 6,8 milyar liraya ulaştı. 2013 bütçesinden ise esnaf kredileri için 513,9 milyon lira kaynak ayrıldı. AK Parti hükümetleri döneminde başlatılan KOSGEB Kredi maliyet destek programı ile KOBİ'lere şimdiye kadar 7,5 milyar dolardan fazla miktarda ve uygun şartlarda banka kredisi kullanma imkanı sağlandı. Küçük esnafın Halk Bankası'ndan kullandığı kredilerin faiz oranları ise yüzde 47'den yüzde 5 seviyesine kadar düştü.

FAİZ BÜYÜMENİN ÖNÜNDE ENGEL

Uzunca yıllardır Türkiye ekonomisinin en büyük kamburlarından biri de hiç şüphesiz kamu borçlarını döndürürken yapılan borçlanmalar ve bu borçlanmalar üzerinden kamu kaynaklarının çok önemli bir kısmının faiz lobilerine aktırılmasıydı. Hazine'nin borcunu ödemek için 'piyasa yapıcı' bankalardan aldığı borçların faizine ödenen kaynak miktarı, bütün Türkiye'de bir yılda yapılan bütün kamu yatırımları miktarını aşıyordu. Çünkü 2002 yılında devletin borçlanma faizi yüzde 63 seviyelerindeydi.

Enflasyon canavarı dizginlendi

Türkiye'nin darbe dönemlerinde ve bu meşum dönemlerin ardından kurulan koalisyon hükümetleri zamanında mâhkum edildiği bir başka girdap ise bir zamanlar yüzde 100'ü geçen yüksek enflasyon oldu. Özellikle dar ve orta gelir gruplarının alım gücünü eriten enflasyon canavarı ile yatıp kalkan Türkiye; AK Parti iktidarı zamanında derin nefes aldı. Ekonomik disipline önem vererek enflasyonu kontrol eden hükümet; 2002'de % 30 ile devraldığı enflasyonu; 2013'ün sonunda % 7,4'e kadar düşürdü.

Adaletsiz gelir dağılımı azaldı

Dar gelirli grupların alım gücünü yükseltmeye çalışan hükümetin bu kesimlere yönelik önemli adımı, asgari ücretin gelir vergisi yükünü düşürmesi oldu. Eşi çalışmayan ve 4 çocuklu bir asgari ücretli için gelir vergisi sıfıra kadar indirildi. Türkiye, dünyada gelirin adil dağılım ölçüsü olan GINI katsayısını rekor seviyede iyileştirdi. 2002'de Türkiye'de günlük harcaması 1 doların altında nüfus binde 3 iken 2012 sonunda bu seviyede kimse kalmadı. 4,3 doların altında harcaması olan nüfusumuz % 30 iken, şu anda % 1'in altında.

İşsizlik tek haneye geriledi

Mevsim özelliklerinden kaynaklanan nadir bazı dönemler hariç Türkiye işsizliği tek hanede tutmayı başardı. 2002-2013 aralığında Avrupa ülkelerinde ortalama 6 milyon kişi işsiz kalırken aynı dönemde ülkemizde 6 milyon 769 bin kişiye iş imkanı sağlandı. Türkiye, insan kaynağını doğru alanlarda istihdam ederek açığını kapatmaya çalışsa da; istihdam üzerindeki ağır vergi yükü gibi nedenlerden dolayı özel sektörün elinin zayıflaması, yeteri kadar mesafe kat edilmesini de engelledi.

Gezi öncesi tarihi seviye

AK Parti hükümeti, devletin borçlanma faiz oranlarını yüzde 4,6'ya kadar düşürdü. 2013 Mayıs ayında yani 'Gezi olayları' öncesinde yüzde 4,6'ya kadar indirilen kamu borç faizi bu oranla tarihin en düşük seviyesini gördü. Gezi ve 17 Aralık darbe girişimleri sonucunda borçlanma faizi tekrar yüzde 9'alara tırmandı ve sadece bu kalem bağlı artışın Türkiye'ye maliyeti 18,5 milyar lira olarak kayıtlara geçti.

İktisatçı gözüyle Türkiye'nin 11 yılı
Nişantaşı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kerem Alkin:

Açlık sınırında vatandaşımız bulunmuyor

Türk Ekonomisi'nin milli gelirinin 6,5 kattan daha fazla artması, sağlık ve sosyal hizmetler alanında Türkiye'nin her yerinde etkin ve geniş kitlelere ulaşan birimlerin ve hizmetlerin oluşturulmasını sağlamış ve Türkiye sağlıkta, İngiltere gibi ülkelerin işbirliği talebinde bulunduğu bir konuma gelmiştir. Türkiye son 12 yıllık dönemde, artık açlık sınırında yaşayan hiç bir vatandaşı kalmamış, yoksulluk sınırında yaşayan nüfusunun yüzde 80'inin durumunu iyileştirmiştir. Özellikle, kadınların iş hayatı payındaki iyileşmeler, pek çok uluslararası kuruluş tarafından takdir görmüştür.

İHRACAT BEŞE KATLANDI

TÜİK ve OECD verileri, 2002'den bu yana Türkiye'nin gelir dağılımında gözle görülür bir iyileşmenin söz konusu olduğunu ve özel sektörün yatırım hamleleri ile, bu dönemde önemli bir istihdam artışı sağlandığını göstermektedir. Türkiye'nin 1. ve 2. Kuşak komşu ülkelerle yürüttüğü ve geliştirdiği dış ticaret ve sınır ticareti, sınır illerimizde ekonomik aktiviteye ve istihdama önemli katkı sağlamıştır. Irak pazarı, Almanya'dan sonra ikinci ihracat pazarımız olmuştur. 30 milyar doları bulmayan ihracat hacmi, 165 milyar doları geçmeye hazırlanıyor.

ULAŞIMIN YENİ MERKEZİ

Türkiye, son 12 yılda makro ve mikro ekonomi alanındaki başarılı reformları ile, G-20 ülkeleri arasındaki konumunu perçinlemiş ve Avrasya Bölgesi için etkin bir 'Ekonomi ve Ticaret Diplomasisi' yürüten bir ekonomi olmuştur. AB ile resmen 'tam üyelik' için müzakeleri başlatan Türkiye bu dönemde, hızlı tren projeleri, modern karayolu ağı, havayolu taşımacılığında Avrasya'nın 1 numaralı ulaştırma, haberleşme kavşak noktası oldu.

2023 İÇİN % 6 BÜYÜMELİ

Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için, ortalama büyümesini, kademeli olarak yüzde 5.2, ardından 5,7 ve ardından 6'ya çıkarması gerekmekte. Bugün yüzde 4,8 ile 5 arası bir ortalama ile GSYH'yı büyütüyoruz. bu nedenle, imalat sanayinin, inşaatın ve tarımın GSYH içindeki paylarının gerilemesine izin vermememiz gerekiyor.

YARIN: ASIRLIK DEV PROJELER TÜRKİYE'Yİ NEREYE TAŞIYACAK?

10 yıl önce