|

Arafta yaşayan üç ''aylak adam''...

Etiyopya kökenli, Amerikalı yazar Dinaw Mengestu, adını aynı mısradan alan romanı The Beautiful Things That Heaven Bears''da Amerika''daki göçmenlerin modern dönemdeki serencamını birinci ağızdan aktarıyor. Hikaye tanıdık ama Mengestu, arafta kalma metaforu üzerine kurulmuş metninde bunu yepyeni bir tarzda dillendiriyor.

Neslihan Demirci
00:00 - 21/10/2014 Salı
Güncelleme: 18:37 - 21/10/2014 Salı
Yeni Şafak
Arafta yaşayan üç ''aylak adam''...
Arafta yaşayan üç ''aylak adam''...

''Düşün bir kere, Dante''nin cehennemden çıkınca gördüğü buydu: ''Ancak cennette bulunacak güzellikler.'' Mükemmel, dostum, tek kelimeyle mükemmel. Hocama dedim, bu mısrayı bir Afrikalı gibi kimse anlayamaz; çünkü biz bunun içinde yaşadık. Her gün cehennem, ara sıra cennetten pırıltılardı payımıza düşen.'' (The Beautiful Things That Heaven Bears, s. 100)

Bir Afrikalı''ya İlahi Komedya''nın Araf bölümündeki bir mısradan yola çıkarak bu cümleleri söylettiren hangi gerçekliktir? Etiyopya kökenli, Amerikalı yazar Dinaw Mengestu, adını aynı mısradan alan romanı The Beautiful Things That Heaven Bears''da Amerika''daki göçmenlerin modern dönemdeki serencamını birinci ağızdan aktarıyor. Hikaye tanıdık ama Mengestu, arafta kalma metaforu üzerine kurulmuş metninde bunu yepyeni bir tarzda dillendiriyor. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen edebiyat çevrelerinde hak ettiği ilgiyi gören romanına, alışılagelmiş bir göçmen hikayesinden ziyade, göçmenlik tecrübesinin varoluş düzlemine aktarıldığı bir metin diyebiliriz.

1978''de Etiyopya''nın Addis Ababa şehrinde doğan Dinaw Mengestu, 1980''de Kızıl Terör sırasında ailesiyle beraber ülkesinden ayrılmış; o zamandan beri Amerika''da yaşıyor. Yazıyor ve üniversitede yazarlık dersleri veriyor. 2007''de yayınladığı ilk kitabıyla yepyeni bir edebiyatın işaretini veren genç yazar, verimini iki kitapla sürdürdü: How To Read The Air (2009) ve All Our Names (2014). Her kitabında yenilik arayışını ortaya koyan ve çıtasını yükselten Mengestu''nun ilk kitabının yankıları hala sürüyor. The Beautiful Things, yayınlandığı yıl pekçok edebiyat ödülüne layık görülmüştü. Kitap, İngiltere''de Children of the Revolution (2009) adıyla basıldı. Ülkemizde ise çevirisi Düşlediğimiz Cennet başlığıyla yayınlandı. (Nemesis Kitap, 2011)

DARBE OYUNU

Bir masanın etrafında otuzlu yaşlarında üç arkadaş, önlerinde bir Afrika haritası, darbe oyunu oynuyorlar. Biri Etiyopya''lı, biri Kongo''lu, diğeriyse Kenya''lı. Oyun şu: ''Diktatörün adını söyle, darbenin ülkesini ve yılını bulayım.'' ''Bugüne kadar otuzdan fazla darbeye isim verdik.'' diyor anlatıcımız Sepha Stephanos, ''Oyuna başarısız darbe girişimlerini, isyanları, ufak çaplı ayaklanmaları, gerilla liderlerini ve isyancı grupların baş harflerinden oluşan kısaltmaları, hatta silahı kapıp devrime yeltenen herkesi kattık. Kaçına isim verdiğimiz önemli değil, saydıklarımızdan hep daha fazlaydı, ezberleyebileceğimiz kadar hızlı şekilde isimler ve tarihler çoğalıyordu. Neredeyse acaba bunda bizim de bir payımız var mı diye merak ediyorduk.'' Ülkesindeki darbe sırasında genç Sepha''nın gözünün önünde babasının dövülmesi ve evinden götürüldükten sonra öldürülmesi, içinden hiç atamadığı bir travmadır. Ailesini dağıtan, yurduna dönme ihtimalini bitiren, zihnine en buruk anıları çakılı bırakan kanlı darbe, kişiliğinin şekillenmesinde ciddi bir paya sahiptir.

Sepha''nın kökleri trajik geçmişine uzanan hayatını kendisiyle dalga geçen bir üslupla dillendirmesi, ironiye yaslanan acı mizahı, cümlelerine sinen buram buram yalnızlık, hiçbir yere ait olamayışının bunalımı, kitap kahramanlarıyla dolu bir dünyada yaşaması, hatta duygusallığını gizleyecek denli utangaçlığı bile Tutunamayanlar''daki Selim''i çağrıştırıyor. Darbe oyunu da Selim''in oyunlarından biri sanki. Üç arkadaşın sadece kendi içlerinde iletişim kurmaları, birbirleriyle şakalaşmaları ve bazen çekişmeleri, Selim''in Turgut''la, Turgut''un Olric''le diyaloglarını hatırlatıyor. Aynı kaynaklardan beslendiklerinden olsa gerek, okurken farklı kıtalardan farklı yazarların akraba olduklarına inanıyoruz neredeyse.

AYLAK ADAM

Yazının başındaki epigrafta alıntılanan, Amerika''ya geldiğinden beri herşeyde Afrika''dan bir iz arayan Kongo''lu Joseph''in cümleleri. Kenya''lı Kenneth ise Amerikalılığa ayak uydurmayı seçmiştir; ayakta durmanın tek yolu budur ona göre. O yüzden arkadaşının bu Afrika romantizmine çok sinirlenir: ''Çok özlüyorsan, niçin geri dönmüyorsun? Dönemezsin tabii. Orada kalıp hergün nefret etmektense burada rahatın yerindeyken, uzaktan özlemek işine geliyor çünkü.''

Ülkelerindeki siyasi karmaşa yüzünden genç yaşlarda Amerika''ya kendilerini atmış üç kader ortağının yolları, Washington''da kesişir, ilk geldikleri günlerde bir otelin otoparkında çalışıyorlardır. Her biri hayata bir ucundan tutunmaya çalışan arkadaşlardan Kenneth, mühendis olur, eğitimi yarım kalan Joseph''in içinde akademisyenlik hevesi kalır, Sepha ise mühendis olacakken okulunu bırakır, mahallesinde bakkal açar. Ama onun dünyasında bir dükkanı işletecek motivasyon yoktur. Kaderine terkedilen bakkalda tozlu rafların köşesinde kalan malların raf ömrü biter, müşteriler yavaş yavaş çekilir, Sepha faturalarını ödeyemez hale gelir. Bu yönüyle de pek çok modern yazardan aşinası olduğumuz, Sait Faik''in, Yusuf Atılgan''ın aylak adam tiplemesidir Sepha.

Mahalleye taşınan iyi eğitimli, varlıklı ve güzel bir kadın olan Judith''le aralarındaki yakınlık, kahramanımıza hayatındaki gri tonların renklenmeye başladığını fısıldar. Judith''in babasız büyümenin geriliminde hırçınlaşan ve kabuğuna çekilen kızı Naomi''nin Sepha''yla vakit geçirirken canlanması, kendi dünyalarında yalnızlığı seçmiş üçü içinde alışılmadık bir güzelliktir. Sepha Naomi''ye her gün Karamazov Kardeşler''i okurken babasının kendisine anlattığı hikayeleri hatırlar ve ilk kez baba olmaya doğru evrildiğini hisseder. Ancak bir yandan zenci mahallesinde beyaz bir kadına hayat hakkı vermeyen ''mahalle baskısı'', öte yandan Sepha''nın acemisi olduğu bir alanda, kadın-erkek ilişkilerindeki giriftlik, hikayenin masal tadında sürmesine elvermez. Dostoyevski''den bugüne gelen, yalnızlık destanının bir halkası olarak Sepha''nın da kaderinin değişmemesi bizi şaşırtmıyor. O da bir ''tutunamayan''dır ne de olsa.

Kitabın künyesi:

The Beautiful Things That Heaven Bears

Dinaw Mengestu

Riverhead Books

New York

2007

9 yıl önce