|
Ak Parti-CHP koalisyonu
Türkiye'nin son seçimde ortaya çıkan siyâsal sosyolojisinin, rakam fetişizmi yüzünden doğru okunamadığı kanısındayım. Bunu yapanların başvurduğu en temel argüman, Ak Parti'nin düşen oy oranının telâfi edilemez olmadığı noktasındadır.

Evet; bu okuma tamâmen yanlış değildir. Doğrusu, seçimler öncesinde ben kendi nam ve hesâbıma, bir düşme beklemekle berâber, bunun %43'ün altında olmayacağını tahmin ediyordum. Ama %41 de, 13 sene boyunca tek başına iktidârda kalmış, bunun yorgunluğunu taşıyan bir parti için başarısızlık sayılmayabilir. Pekiyi, bu kaybın telâfisi mümkün müdür? Bunu cevaplayabilmek için kaybın nerede olduğunu bilmek gerekiyor. AK Parti'nin kayıpları önemli ölçüde MHP ve HDP'ye kazanç olarak yansıdı. HDP'ye giden oyların geri dönüşünün oldukça zor olacağı, zaman alacağı gözüküyor. Bu konuda olan oldu. Olmayacağı çok belli; ama bir an için AK Parti-HDP koalisyonunun gerçekleştiğini varsayalım. Bu muhayyel koalisyonun psikolojik yapısında AK Parti'nin daha önceki dönemdeki aktörel konumu da kaçınılmaz olarak değişecektir. AK Parti, daha öncesinde HDP'yi araçsallaştıran bir yaklaşıma sahipti. HDP ile ya da daha derinde yürütülen ilişkilerde “devlet” tarafı olarak yer alıyordu. Halbuki koalisyonda eşit ortak olarak yer almak zorunda kalacaktı. Bu, ilişkilerin normalleşmesi ve aktörler arası bir “eşitlik” sağlanmış olarak değerlendirilebilir. Ama psikolojik olarak AK Parti'nin konumunu sarsan bir etkisi olacağı muhakkaktır. HDP'nin ise, AK Parti'deki bu gerilemeyi, özellikle Kandil baskısıyla maksimalist bir çizgide tutup bir avantaja dönüştürmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur. HDP'nin, bahsedilen muhayyel bir koalisyonda, Kürtlerin partisi olarak, Kürt kamuoyundaki konumu güçlenecektir. Hâsılı, HDP ile koalisyon düzeyindeki bir yakınlaşmanın Kürt kamuoyundan AK Parti'ye bir teveccüh doğuracağını ummamak gerekiyor. Ak Parti adına yapılması gereken, çözüm irâdesi ve kararlılığını sürdürmek, bu yolda hatâ yapmamak; ama bunun siyâsal hasat zamanlamasını ise sabırla beklemek olabilir.

Diğer taraftan, eğer AK Parti bazılarının öngördüğü ve desteklediği üzere MHP ile koalisyona giderse, kaybedilmiş olan Kürt oylarının geri dönüşünün imkânsız olacağını; hatta elde kalanların bile gideceğini kestirmek güç olmasa gerekir.

Pekiyi, eğer AK Parti MHP ile bir koalisyon kurarsa, bu pratik ona MHP'ye giden oylarını yeniden kazandırabilir mi? Bu konuda farklı görüşler olduğunu biliyoruz. MHP ile koalisyon kurmak, bazı açılardan diğer seçeneklere göre daha kolay gözüküyor. Üstelik, sürdürülebilirlik açısından bu koalisyon, yine diğer seçeneklere göre daha mümkün gözüküyor. Ama şu soruyu sormak zorundayız: AK Parti- MHP koalisyonunu kolaylaştıracak olan dinamik; büyük ortağın çözüm sürecinden vazgeçtiği; ya da en azından bu süreci koalisyona dâhil etmeyeceği konusunda küçük ortağını ikna etmesidir. Bu da, büyük ortağı, küçük ortak karşısında edilgen bir duruma getirecektir. O zaman, siyâsal diyalektik işlemiş olacak; büyük ufalanırken; küçük büyüyecektir.

AK Parti-MHP koalisyonu; ilkini, ikincisinin siyâsal desteğine ortak edebilir mi? Ben bundan da hiç emin değilim. Pek çok çevre ve kişi, 7 Haziran seçimleri öncesinde AK Parti'nin yürüttüğü oldukça milliyetçi bir kampanyanın, MHP'ye kayan oyların durdurulması amacına mâtuf olduğunu düşünüyor. Öyle olduysa bile, bunun AK Parti'ye fazla bir şey kazandırmadığı çok âşikâr görülüyor. Tam tersine olarak, bu kampanyanın MHP'nin işini kolaylaştırdığı söylenebilir. Gelinen noktada MHP, kurulması muhtemel olan AK Parti-MHP koalisyonunda elini çok güçlendirmiş durumda. MHP'nin eyvallahı neredeyse hiç yok. Kendisinden çok emin hareket ediyor. Aslında süreci kendi lehine devam ettiriyor. Çıtayı sürekli yukarıya çekiyor. O kadar “hayır” diyor ki; ona “evet” dedirtmek isteyenin göze alması ve vermesi gereken için çok fazla şey ortaya çıkıyor. “Evet” dediği nokta, AK Parti'nin en fazla MHP'lileştiği nokta olacaktır. Bu noktanın AK Parti'nin târihsel olarak sönümlendiği yer olacağından çok fazla kuşkum olmadığını söyleyebilirim.

Kanaatimce, Türkiye'nin siyâsal sosyolojisinde sayısal olarak ileride gözükmekle birlikte içeride yaralı olan iki partinin; biraraya gelme irâdesi göstermesi gerekiyor. Bu sâdece MHP ve HDP üzerinden yaşanan merkez-kaç savrulmaya karşı; AK Parti ve CHP'nin kendilerini tahkim etmeleri adına değil; siyâsal merkezin ayakta tutulması adına son derecede hayâtî gözüküyor. Bunun ayrıntılarına başka bir yazıda girebiliriz.
#Ak Parti
#HDP
#MHP
9 yıl önce
Ak Parti-CHP koalisyonu
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti